Öne Çıkan Yayın

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

31 Ekim 2018 Çarşamba

Kitap Yorumum : Antika Titanik

 İnanamıyorum şuaan bu kitap nasıl bittiiii ?? Gerçekten en son beynim yanmak üzereydi karmaşadan nasılda son sayfaya geldim anlamadım doğrusu. 
    Sizlere okuduğum en karmaşık kitapla nasıl tanıştığımızı anlatarak bitirdiğim son kitabı paylaşacağım. Evet Antika Titanik'i Taksim'den dönerken metroda bir kızın elinde gördüm ve tatammmm aşık oldum. İlk defa bir kitabın kapağı için o kitabı okumayı çok istedim. Anında erkek arkadaşıma dönüp "bu kitap sanırım benim olmalı ve okumalıyım" dedim. Oda sağolsun 13. ay hediyemi kendim seçmeme izin verdi bende tabi durur muyum kafama koyduğum o kitabı alacaktım.
   Jojo Moyes sonrası böyle labirent gibi bir kitap okumak inanılmaz zor geldi. Kimin eli kimin belinde olmayan bu kitap bildiğiniz fantastik tadında. Tabi kitabı internette incelediğimde polisiye kitabı olarak nitelendiriliyor. Hayatımda ilk defa bu tür kitap okuyan ben başlarda eğlenerek ortalarında sıkılarak sonlarda ise neşeli bitirdim kitabı. Kitabın içindeki çeşitli aforizmalar, zeki espriler, alıntılar benim en çok sevdiğim yerlerdi doğrusu. Yazar sadece aforizmalar ve alıntılardan ibaret bir kitap yazsaydı yinede bırakmadan okurdum çünkü çok hoşuma giden bilgiler vardı. Bazen "lan acaba ansiklopedi mi okuyorum" düşüncesi geçirdim içimden. Yazarın karakterlere verdiği isimlerde tabi beni çok güldürdü mesela; Şifa Şavk, Refik Risk, Avni Vav gibi. Yahu bu kadar komedi isimleri aynı anda nasıl bulmayı başardı acaba bu yazar :). Kitabın bölüm bölüm olması iyi tarafıydı bence. Eğer bölüm bölüm olmadan dümdüz devam etseydi Titanik'te boğulup ölecektim. Lakin kitap sonunda çok çok alakasız bir şekilde bitmesi beni garip bir boşluğa bıraktı hatta "acaba kitap basım hatası mı var sayfalar mı eksik kaldı" diye düşünmedim değil. 
   Yaptığım araştırmalar sonucu anladığım kadarıyla yazarın bu kitabı çok beğenilmek ve beğenilmemek arası bir konumda kalmış. Okurları eski kitaplarının daha enerjik ve eğlenceli olduğunu söylemişler. İlk defa okuduğum için ben bir kıyaslama yapamadım ama şunu belirteyim başka kitaplarını okur muyum bu yazarın bilmiyorum. Şu açık ve net ki uzun zaman Murat Menteş elime alıp merak ederek okumam yani. Aradan böyle birkaç yıl geçecek ki öyle. 
   Kitap konusuna gelecek olursak. Antika Titanik'te Şifa Şavk bir şarkıcıdır. Marco'nun ise inanılmaz güzellikte bir nişanlısı vardır ve kadın hamile. Marco, çapkınlık abidesi olan bu adam, nişanlısıyla yetinmeyin Şifa'ya aşık olur.  Şifa'da anlamadığı bir çekim gücü vardır. Fakat Şifa Refik Risk'ten başkasını istemez. Şifa'yı kendine bağlayabilmek için türlü yolları deneyen Marco Refik Risk'i bile öldürmüştür. Gelgelim Refik Risk aslında tamda kendisidir. Bunu anlaması uzun zaman alacaktır...






29 Ekim 2018 Pazartesi

Çekiliş Sonucu

  Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşaaa...
  29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız  kutlu olsuuuun :) Nice bayramlarımıza inşallah. Bu millet var olduğu sürece daha çok bayram göreriz diye umut ediyorum. 
  O zaman artıık konumuza geçebiliriz. Çekiliş sonuçlarını dün yayınlayacaktım fakat akşam yazma zamanım olmadı çekilişide yapamadım. Anca şimdi yapabildim tabi ben pek internet üzerinden çekiliş olaylarını beceremediğim için  eski usul yaptım çekilişimi. Katılan herkese ve öncelikle duyuru yapan Deeptone'a teşekkürlerimi borç bilirim. Kazanamayan arkadaşlar üzülmesin gelecek ayda çekiliş olacak. Yeterki katılım yapmayı unutmayalım :) 

Evet çekiliş sonucunu fotoğraflarla açıklayacağım. Kazanan arkadaşımın en geç yarın akşama kadar bana iletişim bilgilerini g.sari1903@hotmail.com adresi üzerinden iletmesi gerekiyor ki bende bir an önce kargolayabileyim. 

Eski usul tabiki herkesi sıradan yazdım :) 

En sevdiğim kısım yazdıklarımı teker teker katladım :)

Ve kazanan Sakura :)


Kazanan Sakura oldu :) Eğer kendisi 30.10.2018 saat 23:59'a kadar benimle iletişime geçmezse yedek kazanan Özlem Ak'a gidecek kitabım :) Katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim. Umarım herkes memnun kalmıştır. Bir sonraki çekilişte görüşmek üzeree :)


YOKSA SİZ HALA BENİM HAYAL DÜKKANIM'I OKUYUP BİR YORUMDA BULUNMADINIZ MI ? GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLÜRÜM YORUM YAPMADIYSANIZ ÇÜNKÜ GELECEĞİMİ İNŞAA EDERKEN SİZİN YORUMLARINIZDA BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİİ. :)

28 Ekim 2018 Pazar

Hayal Dükkanım

   Herkese kapitalizmin yaşandığı en büyük dünyadan selamlar. En son yazımda size biraz derdimi dökmüştüm geleceğim ve kariyerim hakkında ne kadar umutsuz olduğumu belki hissetmişsinizdir. Evet o günden sonra oturup biraz düşündüm ve bir hayal kurdum. Size hayalimi anlatmak için yine geçtim klavye başına. Yazı bittiğinde benimle duygu ve düşüncelerinizi paylaşın lütfen.
   Hayal kurmanın bedava olduğu dünyada kendi işimi kurmak gibi bir hayal kurdum. Peki nasıl mı ? Evet erkek arkadaşımın mesleğinden ötürü ileride kurduğumuz hayatta kendi işimi sürekli olarak devam ettirmek biraz zor olacak eh şartlarıda biliyorsunuz torpildir, kamu personel seçme sınavıdır v.s. Bende bunların zorluğunu göz önünde bulundurarak üretip satma işlemi olan ticarete atılmayı düşündüm. Dahada konuyu açmam gerekirse çook önceleri aldığım ahşap kursundan edindiğim bilgiler dahilinde sosyal medya satış işi yapmak. Tabi bu çok büyük bir yetenek gerektirir diye düşünüyorsanız merak etmeyin erkek arkadaşım bu konuda benden çokça iyi. Kendisi harikulade lambalar yapabiliyor. Bunlara ek olarak aklımızda birkaç ürün daha var lamba, ahşap ürünler, takvim yaprakları, örgü ürünler gibi. Evet örgü ürünler yazdım çünkü örme yeteneğim var fakat biraz pratikle kendimi geliştirmem gerekiyor ve örgü örmek inanılmaz keyifli geliyor bana. Yapamadığımda ağladığımı saymazsak tabi :). Şuan yılbaşına kadar planlamayı oturtup yeni yıldan sonrada faaliyete geçmeyi düşünüyoruz. Eğer bu işte kendimizi gösterebilirsek ufakta bir atölye açmak istiyorum. Küçükten başlayıp büyüttüğümüzde oluşan simgeyi hayal ettikçe bu işe olan inancım artıyor. Tabi ki riskli bir iş sosyal medya üzerinden yüzlerce ulaşabileceğiniz sayfalar butikler var fakat bizim yan artımız tek bir yere odaklanmamak olacak. Ağırlığımız ahşap olsada kurslara gidip amigurumi yapıp satmayıda düşünüyorum. Düşünsenize ileride kocaman bir butik atölye açıp Türkiye hatta dünyanın bazı yerlerine ürünler sattığımızı. Seri üretim yapamayız böyle bir düşüncemiz olmadı ama ufak ufak üretimler yaparak güzel bütçeler elde edebiliriz. Olur da bir gün güzel yerlere gelirsek sizi unutmayacağım merak etmeyin :). 
     İkinci kurduğum plan ise elimizde var olan dükkanı değerlendirip bir tuhafiye açmak. Bu tuhafiyede binlerce ip, düğme, şiş v.s şeyler satmak. Tabi yine burada da bir ahşap olayı işin içinde olacak tuhafiyede boş kaldıkça ahşap ürünler üretip satışını sosyal medyadan ve dükkanda satmayı düşünüyorum. Ek olarak küçük dükkanımda ufak çaplı bir örgü kursu açıp cüzi miktarda eğitim vermek istiyorum. O kadar profesyonel bir örgü bilincim olmasada insanlara öğretebileceğime inanıyorum. Yani kurslarına gidip sertifikalar alabilirim zor değil. Galiba mezun olduktan sonra bu kurslara yönelip geçiçi işimi yaparken kalıcı işim için birşeyler inşaa etmeye başlayacağım. 
    Peki siz ne düşünüyorsunuz ? Sosyal medya üzerinde bu tarz bir satış yapan sayfamız olsa ürünlerimizden alır mısınız? Yada size hangi hayalim daha cazip geldi hepsini merak ediyorum ve yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Yaptığınız yorumlar ve destekler benim hayalimi gerçekleştirme yolunda bir adım daha atmak demektir. Hepinize sevgilerimle...


KİTAP ÇEKİLİŞ SONUÇLARINI BUGÜN AKŞAM 22:00'DA AÇIKLAYACAĞIM. TAKİPTE KALINIIIIZ :) 


25 Ekim 2018 Perşembe

Hayal Kurmak Güzel De Ya Sonra ?

  Yeniden merhabalar efendim nasılsınız ? Beni sorarsanız çok yorgunum çok yakında vizeler başlayacak ve tam anlamıyla odaklanıp başlayamadım. Kolay derslerimin notlarını çıkarttım ama zor derslerim beni çok korkuttuğundan elim hiç onlara gitmiyor haliyle çalışasımda gelmiyor... Bende madem çalışma isteğim yok biraz yazayım dedim. 
   En son işten istifa edip tatile çıkmıştım. Tatil dönüşü okula başlamak zorunda kaldım. Normal şartlarda bu dönem okula haftada bir kere gelip gitmeyi düşünüyordum fakat birçok hoca devamsızlık sorunu yaratınca bende tamamen dönme kararı verdim. En son eve temelli dönerken devlet yurdundan kaydımı sildirip aldığım kredi/bursu da iptal ettirmiştim. Tabi geri dönme işi olunca keşke yapmasaydım desemde nafile. Evden dönmeden kalacağım yeri az çok planlamış ve yurtla konuşmuştum. Tek kişilik odada çok yüksek bir miktara kalmayı istedim çünkü yıllardır farklı insanlarla odamı paylaşıp onlara alışmaktan çok yoruldum. Evden döndüğümün sabahına kaydımı yaptırdım ve yaklaşık bir aydır burada kalıyorum. Özel yurt olarak çok güzel vaatler vermişti telefonda fakat içine girdiğimde hepsinin boş olduğunu anladım. Allah'tan Ocak bitişi ile okulumda bitiyor umarım derslerim kalmazsa tabi... Yurtta en çok zorlandığım konu tabiki temizlik devlet yurdunda her gün temizlenen odalar varken burada haftada belki 2 kere temizlenen odaları çok zorluyor. Eh diğer sorun umumi tuvalet banyo olması. 7 kişi bir yeri kullanıyoruz ve ne zaman acil ihtiyacım olsa benden iki dakika önce biri duşa girmiş oluyor ve bu beni çook sinir ediyor. Eh girmeleri sorun değilde keşke birde temiz bıraksalar... Yurtta çektiğim diğer sorunlardan biriside yurtta çok fazla yabancı öğrenci olması... Üniversitemiz uluslararası alanda en çok tercih edilen bir okul olduğundan bu yıl gözlemlediğim kadarıyla çok fazla yabancı öğrenci almış ve haliyle yurtlarda kalıyorlar. En büyük korkum o öğrencilerden herhangi bir hastalık kapmak sonuç olarak sağlık raporu istemiyor çoğu yurt ve onların kullandığı tuvalet banyoyu çamaşır makinasını hatta yeri geliyor çatal bıçağı kullanıyoruz. Evet çatal bıçak dedim çünkü bulaşıkhaneninde çok hijyenik olduğunu düşünmüyorum. Belkide ben çok pimpirikliyim bilinmez ama yinede insan korkuyor bir yerlerden hastalık kapmaktan.
   Ocak ayını bir yandan çok gelsin istiyorum (Doğum günümde o ay ondan olsa gerek) bir yandan da istemiyorum. Aslında tüm olay mezun olduğumuzda başlıyormuş buna eskiden inanmazdım ama mezuniyete yaklaştıkça çok iyi anlıyorum. Mezun olduktan sonra ne yapacağım nasıl devam edeceğim hiçbir bilgim yok. Sadece ortaya attığım yurt dışına gitmek istiyorum fikrinden başka seçenek yok. Zaten KPSS yapma planımda yok çevremde herkesin torpille girdiği ve yüksek alan arkadaşlarımın torpilsiz olmasından dolayı atanamadıklarını duydukça gerçekten üzülüyorum ve dolaylı olarak benimde bir senemi çöpe atmak içimden gelmiyor. Tabi yurt dışına gidemezsemde düzgün bir dil okuluna gitmek var planımda aynı zamanda da ALES hazırlanıp düzgün bir puan almayı düşünüyorum. Köklü üniversitelerden birine eğer alırlarsa torpilsiz yüksek lisans yapma düşüncem var. İşin kötü yanı kendimizi ne kadar yükseltirsek işsizlik oranımız o kadar artıyor ama en azından insanların o saçma cümlelerini duymaktan kurtarıyor seni. Ayşe teyzenin, Fadime Hanım'ın v.s kurduğu "aa okududa bir şey sahibi olamadı" cümlelerini yüksek lisans okuduğumda biraz daha törpüleyip " bak hala okuyor kız" diye döndürmek daha zararsız geliyor. En azından insanların saçma cümlelerini duyup kendimi üzmem diye düşünüyorum. Sahi ne zor bir şey değil mi ? Dört yıl emek verip bölümünde elinden geleni yapıp en sonunda da işsiz olmak. Bence çok onur kırıcı bir durum. Ne olurdu yani erkeklerimiz polis yada askerlik yapmak yerine kendi mezun oldukları alanda çalışsalar. Ya da kızlarımız iş bulamayıp artık evlensem daha iyi olur demeseler. Gerçekten oturup konuşulacak ve tartışılacak çok şey var bunun üzerine fakat ben girmek istemiyorum. Tek gerçek şu ki artık üniversite okuyanlar okumayanlardan daha da işsiz. Elbette bunu okumuşlar egolarından dolayı iş beğenmiyorlara bağlayanlar var ama neden verdiğim dört yıllık emeğin üstüne gidip asgari ücretle birilerinin kölesi olayım ki ?
    Sevgilerle... 


23 Ekim 2018 Salı

I Said YES !

  Hayatımı anlatmaya devam ediyordum en son Rize maceramı anlatıyordum. Evet Rize konusunda yaşadığım ve benim için çok hayati bir konu olan olayı anlatmadım sizlere onun için özel bir yayın yazmayı planlamıştım. Düşündüm de bugün o özel yayın için çokta güzel bir gün tam boş anımdayken...
  Çoğunuzun bildiği gibi hayatımı sürdürürken bu yolda bana eşlik eden bir erkek arkadaşım var. Hayatımın her anında yanımda fiziksel olarak bulunamasa da ruhen hep onu hissediyorum. Rize'ye gitme amacımız her ne kadar tatil yapmak olsa da çok önceden planladığımız ilk yıl dönümümüzü kutlama amacıydı aslında. Rize'nin güneşli bir sabahına uyandığımda o kadar huzurluydum ki... Bizim birlikte oluşumuzun tam birinci senesiydi çünkü o gün. Sabah harika bir kahvaltıdan sonra odalarımıza hazırlanmak için gitmek üzere ayrıldık. Tabi ben çok önceden elbisemi falan ayarlamışım kırmızı sade bir elbise. Elbiseyi terziye verip gerekli her şeyini düzenletmişim falan yıkamış ütülemiş çantama koymuşum. Bir güzel süslendikten sonra elbisemi giydim ki oda ne ???!!! Elbisemin fermuarının tam yanı yırtık ! O an nasıl hissettiğimi düşündükçe gülmekten ölüyorum tabi ama o an rezil oldum diye oturup ağladım. Yanımdaki tek elbise o olunca ve o kadar hazırlanmaya böyle saçma bir şey olunca insan ister istemez üzülüyor. Neyse ben giydim eski kıyafetlerimi gittim erkek arkadaşıma ben gitmek istemiyorum elbisem yırtıkmış dedim. Tabi buna ağlamama aşırı şaşırdı "elbiseni getir ben halledeyim" dedi. Yüzüne garip garip baktım sonra verdim elbiseyi 5 dakika sonra elbisenin söküğünü dikip verdi.Yani erkek olarak benden çok daha iyi dikiş yapmıştı sonradan baktımda (ehehe). Neyse hazırlandık süslendik hediyemi aldım yanıma yürüdük otobüse kadar. Ayder'de çok nezih bir yemek yeme yeri olmadığından aşağıya Çamlıhemşin'e indik. Burada da yabancı olduğumuz için ilk gözümüze hoş gelen yere oturduk. Yemek yedik ardından ilk ben vermek istedim hediyemi o ara tabi kahvelerimizi söyledik. Kahveler gelene kadar hediyesini açtı ve çok beğendi. Tabi ister istemez bende hediye verecek mi acaba diye düşünüyorum. Çünkü elinde çanta, poşet yada hediye kutusu yoktu. Ardından kahvelerimiz geldi ve çok önceden beraber şeker aldığımız kutuyu çıkarttı. "Kahve tatlısız gitmez diyerek" konuya girdi bende şeker verecek sandım haliyle. Hayatında ne kadar özel olduğumu, bir yıldır geçen süre zarfında hep mutlu olduğunu falan anlatmaya başladı bir anda ve o aralıkta masanın öbür ucunda tableti kayıtta tutuyordu. Sonra bir anda şeker kutusunun içinden kadife bir kutu çıktı tabi ben hala kolye falan diye düşünüyorum. Kutuyu açtı ve "benimle evlenir misin ?" cümlesini kaldıktan sonra yaklaşık bir iki dakika donup kaldım. Hiç beklemediğim bir zaman diliminde ve hiç hazır olmadığım bir aralıkta böyle bir teklif almak şok etti haliyle. Kendi açımdan bir çok düşüncelerim olsa da ona tabiki EVET dediiiim. Yaklaşık 1 aydır ona ait bir parçayı parmağımda taşıyorum ve ne zaman mutsuz olsam ne zaman onu özlesem o yüzüğü avucumda sımsıkı tutuyorum onu hissedebilmek için...
  Ve sen adam hayatıma girdiğin o gün için sana milyonlarca kez teşekkürler. Hayatımın her anında seni solumda hissetmek istiyorum. Şimdi sevgilim, ileride eşim ve sonra çocuklarımızın babası olarak görmek istiyorum. Yanımızdan hiçbir zaman gitmemen dileğiyle seniseviyorum...


19 Ekim 2018 Cuma

Kitap Yorumum : Sonsuza Dek Sen


 Herkese merhabalar. Okuyup bitirdiklerim arasında en sevdiğim ve benim için en özel kitap hakkında biraz bahsedeceğim. Her zamanki gibi kitabın eime nasıl geldiğinden bahsedeyim önce. Bu kitap bana erkek arkadaşımın 1. yılımıza özel aldığı bir kitap. Aslında kitabı ilk ben görüp beğenmiştim hatta almam için ısrarcı olmuştu ama ben onun yerine başka iki kitap alınca o aklımdan tamamen uçup gitmişti. Hediye olarak elime alınca kitabı çok mutlu oldum.
  Kitabı okurken kah sevindim kah üzüldüm. Will'in ölümünden sonra Louisa kendini Amerika'da buluyor.(Will'in ölümü için ilk kitap olan Senden Önce Ben'i henüz okumadım ama filmini biraz izlemiştim ve Louisa hakkında kafamda biraz olsun bir takım bilgiler vardı serinin ikinci kitabını ne olduğunu bilmiyorum ama direk üçüncü bölümden başladım hediye gelince) Amerika'da çok zengin bir ailenin hanımefendisinin asistanlığını yaparak hayatına devam etmeye çalışıyor. Lüks limuzinler, balolar, gösterişli davetler derken Louisa oldukça tempolu ve yorucu bir hayatta buluyor kendini. Erkek arkadaşı Sam ile aralarındaki 5000 kilometreye rağmen bir ilişki yürütmeye çalışmasıda ayrı bir konu. Her yaptığı davranışında yada bir çöküşünde aklına hep Will'i getirmeyi eksik etmiyor. Ve günün birinde Louisa bu Amerikalı ailenin yanlış anlaması sonucu işinden kovuluyor yinede olayın anlaşılması için bir düzeltme durumuyla ilgilenmiyor. Bu aralıkta Sam ile kötü giden ilişkileri sonlanıyor. Kitabın devamında çok yakışıklı bir genç adamla tanışıyor aslında bu adamla çok önceden davetlerde tanışmıştı sadece samimiyeti yoktu ve işin en garip yanı bu adam tıpkı Will'in kopyası gibiydi...
  Sonsuza Dek Sen okumanızı tavsiye edeceğim kitaplardan biri. Elbette bir dünya klasiği değil fakat "ben dizi sevmiyorum ama dizi tadında bir kitap arıyorum" derseniz bu seri tamda sizin aradığınız tarzda. İlk kitabı Senden Önce Ben olan bu seri ile tanışmanızı sağlayacaktır. Bende kısa zamanda ilk kitabı okuyacağım temin etmiş durumdayım. Son olarak kitabı okuyanlar için sizce de Louisa'nın giyim tarzı çok tatlı değil miiii ? :)



 DUYURU : Kitap Çekiliş Etkinliği'ne hala katılım olmadı arkadaşlar biraz olsun duyursak bende birilerine kitap yollayacağım için mutlu olsam harika olurdu bence :) 

17 Ekim 2018 Çarşamba

KİTAP ÇEKİLİŞ ETKİNLİĞİ

 Herkese merhaba aranızda uzun zamandır olmamanın verdiği burukluk ve sonunda yurtta bir adet çalışan bilgisayar bulmanın mutluluğu ile yazıyorum şuanda... Yaklaşık 1 aydır aranızda laptoptaki bozukluktan dolayı aranızda yoktum. Kendileri bozuk olduğundan dolayı yanımda da değil zaten. Şuan yurtta dolaşırken(Neden yurttayım bunu da anlatacağım en kısa zamanda) bulduğum bilgisayar odası beni o kadar çok mutlu ettiki anlatamam. Yeniden sizlere bir şeyler yazmak hayatımda olanları anlatmak için sabırsızlanıyorum. Telefonum burada yazı yazmam için yeterli olmadığından yazılarım baya aksadı. Üzülmeyin artık telafi edebileceğim bir bilgisayar var ve her akşam sizlere bol bol bir şeyler anlatacağım. Tabii yaklaşan sınavlar var ama olsun ben yinede sizler  için 1 saatimi ayırabilirim. Umarım sizlerde beni özlemişsinizdir...
   Eh gelişimin şerefine bir kitap çekilişi yapmak şart oldu. O zaman bu yazıyı elinizden geldikçe arkadaşlarınıza duyurup yorum bırakmanız yeterli olacak. Geçen sefer yaptığım etkinliğe katılım olmaması beni çok üzmüştü. İnanıyorum bu sefer katılımda artış olacaktır. Bu yazıyıda elden ele dolaştırın bende katılım çok olduğu için sevineyim. AAAA unutmadan yorum bırakırken beni takip etmiş olduğunuzdan emin olun çünkü çekilişin tek şartı bu olacak. Duymadık arkadaşlarınız kalmasın kesinlikle duyurun :)
   Hepinize sevgilerle yarın yeni yazımda görüşmemiz dileği ile kendinize iyi bakın :)

ÇEKİLİŞ BAŞLANGIÇ TARİHİ: 18 EKİM 2018
ÇEKİLİŞ BİTİŞ TARİHİ : 28 EKİM 2018