Öne Çıkan Yayın

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

27 Ekim 2019 Pazar

Gidiyoruz Ama Nereye ?

Teknolojinin hayatımızı tamamıyla kapladığı bir dönemin insanıyım. Her şeyin sosyal medyadan paylaşıldığı, klavye ile duyar kasılan ama asla anı yaşamayan bir dönemin içerisindeyim(z). Beni çok rahatsız eden bu dönem acaba sadece beni mi rahatsız ediyor ? Otobüse biniyorum herkesin elinde birer telefon asla çevreye bakmak yok yaşlı mı varmış, engelli mi biniyor kimin umrunda. Metroya biniyorum yine aynı tek farkla burada birkaç insan kitap okumaya çalışıyor son zamanlarda buda beni mutlu ediyor. Eh vapura biniyorum herkes eline aldığı telefonlarla video veya fotoğraf çekme peşinde. Sahiden nereye gidiyoruz biz ?
  Gelişmekte olan bir ülke olarak kendimizi daha iyi yerlere getirmek yerine aksine dahada geriliyoruz. Özellikle son on senedir sanki yerimizde sayıyoruz gibi hissediyorum. Girdiğim ortamlarda bahsi geçen konuda sadece "bugün kaç beğeni aldın", "gittiğin yerin fotoğrafını atmadın" tarzında cümleler duyuyorum. İnsanlar bir yere gittiğini paylaşmadığında ya da az beğeni aldığında yaşam onlar için duruyormuş gibi düşünüyorum artık. Kesinlikle ben bunların dışında farklı biri olduğumu iddia etmiyorum aksine bende o popüler kültürün kölelerinden biriyim. 
 Eskiden anı yaşamak diye bir cümle vardı. Nasıl bir his olduğunu belkide çoğumuz unuttuk ve yeni nesil bu cümleden bir haber... Telefonların bu kadar yaygın olmadığı anda bindiğimiz vapurda o rüzgarın tenimize değişini hissederdik, martıların seslerini dinlerdik ya da onlara simit atarken nasıl yediklerini havada nasıl tuttuklarını izlerdik işte bu anı yaşamaktı. Oysa şimdi bunları yapan o kadar az insan var ki... 
  Komşuluk ilişkileri vardı önceden. Yolda yanından geçen biri olduğunda durup hal hatır sorulurdu. Şimdilerde yanından geçeni tanımıyorlar yada tanımamazlıktan geliyorlar. Zaten o son ses açık müzik ile yürüyen biri durup selam verir mi hiç ? Aslında müziğin bile bizi yalnızlaştırmaya başladığı bir toplum olmaya başladık. Belki de üretenlerin amacı buydu kulaklık takarak insanlardan bizi soyutlaştırırken... 
   Üretilen telefonlar, kulaklıklar, sosyal medya aslında hepsi bizi içten fetheden, yalnızlaştıran ürünler. Amaç birlik duygumuzu yok etmekti üretilirken ve bunu başarıyorlar günden güne. Gümbür gümbür gelen bir nesil var aslında. Çok zeki, ne istediğini bilen, özgüvenli bir nesil. Ben onların yaşındayken ne giyeceğimi bile anneme soruyordum yani gerisini siz düşünün. Fakat ne kadar zehir gibi bir nesil olsa da şansları yok çünkü hepsi teknoloji çocuğu. Aslında bunu kullanarak çok güzel şeyler yapılabilir. Ülkemizi en ileri seviyeye taşıyabiliriz bu yeni nesille. Tabi o zamanda işin içine devlet desteği giriyor. O destekte ne kadar sağlanıyor düşündürücü...  Zaten o çocuklar artık yurt dışına gidiyor çünkü keşfedildiklerinde oralarda değer göreceklerini biliyorlar. O neslide yavaş yavaş kaybediyoruz kısacası.
   Gerçekten bir düşünmek gerek; "Gidiyoruz ama nereye ?"
 Sevgilerimle...


1 yorum:

  1. Anı kaçırıyoruz ne yazık. Her anıyı telefona sığdırmaya çalışmak neleri kaybettiriyor. Ancak değişim ve gelişim kaçınılmazdır, bu nesil de kendi tarzını yaşıyor. Bu nesil de gelecek nesili eleştriecek hem de o nesilin olanaklarını yaşayarak. Yaşam akarken yaşamın gerçeği.

    YanıtlaSil