Öne Çıkan Yayın

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

24 Aralık 2018 Pazartesi

Doğu'da Bir Güzellik : ERZURUM

 Herkese merhabalaaar. Uzun zamandır kaçak kız olarak kendimi hatırlatayım dedim. En son Bingöl'de olduğumu belirtmiştim sanırım. Bingöl maceramızın sonu gelmeden bu güzel gezime bir de son dakikada Erzurum'u ekleyelim dedik ve bu akşam size Erzurum'da ki o güzel anlarımızı anlatmak istiyorum. 
  Bingöl'de evde otururken birden dedik ki "hadi şehir dışına kaçalım" güzel fikir geldi. Düşündük nerelere gidebiliriz ve güzel olur diye Elazığ ve Erzurum olarak iki seçenek vardı bizde Erzurum'u seçtik. Başladık orada nerede kalırız diye düşünmeye ve Facebook'ta aktif olduğum gruplardan birinde gönderi açtık oraya geleceğimizi ve iki gün kalacağımızı belirttik. Başladık bize gelen referansları ve önerileri okumaya en sonunda bir kadın arkadaşımız evinin müsait olduğunu bizi ağırlayabileceğini belirtti. Kalma işini hallettikten sonra sıra oraya nasıl gideriz sorununa yine internetten oraya kendi aracıyla uygun fiyata giden arkadaşlara bakmaya. Son zamanlarda meşhur olan blabla car isimli sitede yolu oradan geçen bir arkadaş bir ilan açmış. Hemen yazıştık ve öğlen 12 gibi bizi Bingöl'den alabileceğini ve Erzurum'a bırakabileceğini belirtti. Uygun fiyata anlaştıktan sonra erkenden Bingöl merkeze inip arkadaşı beklemeye başladık ve dediği gibide saat 12'de bizi almaya geldi. Yola çıktık tanışma faslı derken çok sıcak sohbetli ve hemen hemen ben yaşlarda bir arkadaşla Erzurum yolunu yarıladık. Yollar o kadar karlı ve soğuktu ki arabanın içinde bile zor ısındık desem yeridir. Yaklaşık 3-4 saat gibi bir süreçte bizi Erzurum'a ulaştırdı kendisi. Bir alışveriş merkezinin önünde indirdi bilenler vardır aranızda belki Forum Erzurum'du adı. Küçücük bir alışveriş merkezi olan binada tesadüf olarak erkek arkadaşımın askerlik arkadaşına rastladık. Dünya gerçekten çok küçükmüş. Onunla oturup ettikten sonra kısa bir tur attık binada ve bizi evine açacak olan kadın arkadaşla iletişime geçtik şansımıza onun evi de yakınlardaymış. Buluşup eve geçtik ve en büyük şok o da nişanlısıyla beraber kalıyormuş. Bizde çift olarak geleceğimizi belirtince bizi ağırlamak istemiş sağolsun. Güzelce tanıştık ettik kendisi bir özel okulda sözleşmeli yabancı dil öğretmeniymiş ve nişanlısı da bir kreşte yabancı dil öğretmenliği yapıyormuş. Yaklaşık 6 yıldır beraberlermiş ve 8 yıldırda Erzurum'da yaşıyorlarmış. O kadar sıcak ve samimilerdi ki size anlatamam. En güzeli de erkek arkadaşımla yaşları aynıydı bu yüzden anlaşmaları daha kolay oldu ben tabi baya küçüktüm onların arasında hehe. İlk gün oraya ulaşma ve tanışma faslı ile son buldu. Ertesi sabah erken saatte kalkıp bugün nereye gitsek diye soruşturmaya başladık bizi ağırlayan arkadaşlara. Kadın arkadaş bize rehberlik etme teklifi sundu nişanlısı kayak yapmaya gittiği için o da evde tek kalmasın bizde madem yabancıyız o zaman seve seve olur dedik. Zaten o sıcacık yaklaşımları hayır deme gibi bir ihtimal bırakmıyordu bize. Kendisi bizi yakınlardaki bir müzeye getirdi burası çok eskilerde medrese olarak kullanılıyor. Günümüzde ise Erzurum'da yaşayan Selçuklulara ve biraz da Osmanlılara ait ev yaşamı, medrese derslerinin verildiği yerler, kadınların günlük yaşamda giydiği kıyafetler, erkeklerin giydiği kıyafetler, savaşta kullanılan aletler yer alıyordu. Bir sürü küçük odalardan oluşan bu müzede odalara girmek için eğilmeniz gerekiyor bunun sebebi ise medreselerde hocalara olan saygıdan dolayı sınıfa eğilerek girmeniz gerekiyormuş ve çıkarken de yüzünüz oda içine bakacak şekilde eğilerek geri geri çıkmanız gerekiyormuş. Buradan çıktıktan sonra kendi başımıza gezsek asla göremeyeceğimiz bir yer olan Erzurum Evleri'ne gittik. Burayı o kadar çok sevdim ki Erzurum Evleri tam teşkilat Erzurum'da eskiden gireceğiniz bir evi anlatacak şekilde dizayn edilmişti. Gerek şark köşesi ile gerek yer tepsisi ve gerek yerde oturduğunuz minderlere kadar. Burada tek kural eve ayakkabı ile girmeniz yasak ya galoş giyeceksiniz ya da terlik bölümünden terlik alıp ayakkabılarınızı çıkartacaksınız. Bir evin odaları gibi bölüm bölüm bir çok yeri vardı. Bir merdiven altındaki odaya geçtik oturduk. Erzurum'da su böreği meşhurmuş ve ben çok sevdiğim için hemen su böreği söyledik. Ortaya bir yaprak sarma tabiki. Su böreği o kadar mükemmeldi ki size anlatamam hayatımda yediğim en lezzetliler arasında ilk sırada yer alır. Yaprak sarmasını biz sıradan bir sarma olarak beklerken ortaya bol etli bir sarma geldi. Büyüklükleri iki parmak kalınlığında olan bu sarmaları lavaşsız yediğinizde hiçte hoş bir tat olmuyor açıkçası. Eh Erzurum denilince akla gelen ilk şeylerden biride kıtlama çay bize de çayı nasıl istersiniz diye sorduklarında biraz garip gelmişti ama burada çaylar demlikle ve ufak bir ocakla geliyor. Bu şekilde hiç soğumadan sürekli çay içebiliyorsunuz. En dikkat çekici şey ise çay bardaklarının küçük fondip bardaklardan olması. Normalde ben büyük bardakla içtiğim için biraz zor olsada hemen alıştım fondip bardaklarla içmeye ama böyle olunca ne kadar çay içtiğimi hesaplayamadım haliyle. Birde Erzurum'da üç liralık döner yemeye otursanız bile peşinden mutlaka ikram olarak çay gelirmiş bu yönünü çok sevdim doğrusu. Çayın doğuda neden çok sevildiğini bir kez daha anladım çünkü çay muhabbet gerektirir ve muhabbetler kalabalıkla olur. Erzurum Evleri'nden çıktığımızda hava kararmak üzereydi yine yakınlarda olan Erzurum Kalesi'ne gittik ama kaleye girmek yasakmış. Bizde biraz bakınıp hemen karşısında restorasyonu yeni bitmiş bir tarihi esere gittik. Bu tarihi eserin adını şuan unuttum ama hikayesi çok güzeldi. Usta ve çırak bu tarihi eserin minarelerini yapmaya başlamışlar. Çırak o kadar güzel bir iş çıkartıyormuş ki her gelen onun eserini daha çok beğeniyormuş. Günlerden bir gün çalışırken çırak ustadan bir bardak su istemiş. Bunun üzerine usta "çırağım benden nasıl su ister" diye sinirlenip kendini kendi yaptığı minareden aşağı atar. İncelediğimizde ustanın işinin yarım kaldığını ve çırağın yaptığı minarenin de gerçekten çok güzel olduğunu görebiliyoruz. Buradan çıktıktan sonra cağ kebabı yemeye gitmek için yola koyulduk bu arada kadın arkadaşımızın nişanlısı da bize katıldı. Erzurum'a gelip cağ kebabı yemeden dönülmezdi tabiki. Oranın en meşhur yerlerinden birine oturduk. Burada bir eleştiri yapacağım kendi insanımız hakkında. Gittiğimiz en lüks mekanlarda ben her zaman tuvalet ve lavaboların temiz olmasına dikkat ederim. Fakat insanlarda düşünce şu sanırım "biz buraya çok para ödüyoruz istediğimiz gibi kirli bırakıp çıkarız temizlesinler işleri ne" bu durum bence çok üzücü. Burada ellerimi yıkamak için girdiğim lavaboda ellerim daha temiz dedim giresim gelmedi hemen geri çıktım. Arkadaşım orayı temizleyenler de insan ve burası bir "kadın lavabosı" bir kadın olarak neden biraz temiz olmaya özen göstermiyoruz anlamıyorum ki. Lüks mekan olması senin orayı pis bırakıp çıkmanı gerektirmiyor neyse bunun içinde bir yazı kaleme alacağım. Cağ kebabı yediğiniz yerlerde mantık şudur siz dur diyene kadar sürekli size şiş getirirler ben kuzu etinden nefret eden biri olarak cağ kebabını çok sevdim ama ağzıma gelen o yağlardan hiç hoşlanmıyorum yerken o yağı hissetmemeyi tercih ederim. Yaklaşık iki buçuk şiş yiyip tıkandım ama sağolsun erkek arkadaşım 7-8 şiş yedi. Kendisi yemek yemeyi çok sevip zayıf olan insanlardan malesef... Buradan kalktıktan sonra eve geçtik ve bizim son gecemizdi malesef. Erzurum'da gezmediğimiz çok yer vardı elbette ama biz burayı çok sevdik gerçekten yaşanılabilir yerlerden birisi. İnsanı o kadar samimi ve sıcak ki kendinizi yabancı hissetmiyorsunuz hiç. Sabah yine erkenden kalkıp yollara koyulduk birimiz doğuya birimiz batıya gidecekti... Keşke hiçbir yolculuk sonunda ayrılık olmasa....
  Erzurum maceramız bu şekilde harika dostluklar edinerek bitti eğer yolunuz düşerse mutlaka 4-5 gününüzü ayırıp Palandöken'e de gidin ve ekipmanlarınız lütfen sağlam olsun. Şayet Erzurum'da yılın 8 ayı soğukmuş hava ve yaz diye bir şey yokmuş. Kalın montunuz, su geçirmeyen botlarınız olması çok önemli bence. Erzurum'a bir daha yolumuzun düşmesi dileğiyle...

Burası o bahsettiğim usta çırak konulu yer.


Sevdiceğimle de bir fotoğraf koyayım :)

Burası da o sıcacık yer olan Erzurum Evleri. "Lütfen galoşlarınızı giyiniz."

14 Aralık 2018 Cuma

Film Yorumum : Kafalar Karışık

  Herkese merhaba haftada bir yazı yazabilen bir kadın olarak hepinize öncelikle kucak dolusu sevgiler. Aslında bugün yazı yazmak içimden hiç gelmesede aklımdakileri yazmam gerektiğini düşünüyorum yoksa patlayacağım. Öncelikle Ankara’da meydana gelen kazadan dolayı başımız sağolsun. Gerçekten şaşkınım ve üzgünüm içinde onlarca insanı ailesine, hayallerine, umutlarına taşıyan bir tren nasıl bu şekilde bir kaza yapabiliyor anlamıyorum. En kötüsüde yapılan ihmalkarlık yüzünden kimse kalkıp ben hata yaptım bu işi bırakıyorum demek yerine insanları yargılamaları. Ülkemizde harika bir koltuk sevdası var ve çok uzun değil birkaç güne bu olayın üstüde kapatılacaktır. Çorlu tren kazasını unutturdukları gibi buda unutturulacaktır. Aslında çok şaşırıyorum ben bu kazalara çünkü tren en güvenilir yolculuklardan biridir ama bu yurt dışında böyle bizim ülkemizde güvenli yolculuk yapmak gerçekten çok zor. En garip olan ise Osmanlı döneminden kalma tren yolları üstünde kazalar meydana gelmezken son yapılan (02-18 yılları arasında) tren yollarında kazalar gerçekleşiyor. Sabah haberlerde bir çalışan röportajında “siyasi baskılar yüzünden erkenden işleve sokmasaydık bu kaza olmazdı” tarzında bir yorum yaptı gerçekten çok haklıydı ama bize tabiki bunları eleştirmek düşmüyor sadece üzülebiliyoruz... 
Kafalar Karışık... Gelelim film yorumuma Cuma günü erkenden merkeze gidip tüm gün gelmesini beklediğim ve Bingöl’de ancak Cumartesi günü vizyona giren film. Sabah erkenden biletimizi aldık ve film başladığında 7-8 kişi iken film bitişinde sadece 4 kişi kaldık seyirciler izlemenin anlamsız olduğuna karar verip çıktılar sanırım. Bende aslında filmin çoğu sahnesini youtuber arkadaşların sosyal medya hikayelerinden görmüştüm ama yinede tamamını bir bütün olarak izlemek istedim. Film kadrosunun çoğu yerinde youtuberlara yer verilmiş olmasından hiç hoşlanmadım. Kadroda Erkan Can, Metin Akpınar, Güven Kıraç, Zuhal Yalçın ve Perihan Savaş, Ruhi Sarı gibi önemli isimler olması youtuberların varlığını çok öne çıkartmamış bu iyi tarafıydı . Filmde Metin Akpınar’ın olması benim için çok özeldi çünkü ufak esprileriyle filme gerçekten güzellik katmıştı ve bu özel olması Metin Akpınar gibi önemli karakterleri artık ekranda yada filmlerde çok az gördüğümüzden olsa gerek. Filmin genel konusu en azından Hayal Mi Gerçek Mi filmindeki gibi boş olmaması iyi tarafıydı. Eğer gerçekten önerir misin diye sorarsanız daha iyi filmlere para verebilirsiniz diyebilirim. Film yorumlarında da okuduğum ve hak verdiğim gibi küfürsüz komedi filmi yapmayı başardıkları için arkadaşları gerçekten tebrik ediyorum. Fakat sinema gibi özel bir sanat dalına yıllarca emek vermiş insanlar varken youtuberlar lütfen el atmasınlar. Belki bu filmde çok göze batan nokta yoktu ama kendilerini sonra fazla yüksek görüp bu sanat dalını küçülteceklerini düşünüyorum...
 Sevgilerimle, sağlıcakla kalınız.


6 Aralık 2018 Perşembe

31’e 24 Kala

 Herkese merhabalaaar bu güzel başlığın benim için çok önemli bir güne tekabül ettiğini belirtmek isterim. Bu tarih tam olarak benim doğum günüme geliyor yani 1 Ocak :). Hatırladığım kadarıyla annemin akşam yeni yıl kutlayıp sabah doğuma gittim dediği gün. Küçük yaşlarda hiç doğum günü kutlamayan ben liseden sonra ancak bir iki kere kutlamıştım doğum günümü. En çok içimde ukte kalan sanırım bana toplu bir sürpriz doğum günü kutlaması yapılmamasıdır. Çoğu kişide görüyorum  tüm sevdikleri bir araya toplanıp bir anda ortaya çıkıyorlar falan bence çok hoş belki bir gün benimde olur. Genelde ben kendim kutluyorum doğum günümü bu yüzdende içim hep buruk oluyor zaten üniversiteye geldim geleli sadece bir kere arkadaşlarım kutladı onun dışında hep kendim kutlamışımdır. Şikayetçi daha doğrusu beni üzen diğer bir konu ise annem dışında kimsenin hediye almamasıdır. Sağolsun bir de geçen yıl erkek arkadaşım güzel bir hediye göndermişti çok garip değil mi insanın doğum gününde hiç hediye almaması insanlar youtubeda bana hediye gönderin diyerek milyonlarca hediye alıyor yakında bende yazacağım “bana hediye gönderin” diye :D. Şu da var ki bana kimse hediye almasada ben her yıl kendime hediye alırım ama bu yıl ne alsam kararsız kaldım aklımda hiçbir şey yok çünkü.
   Kısaca durum böyle bu ana dönersek hala Bingöl’deyim. Birkaç gündür Adaklı’daydık  ve orası aşırı sıkıcı geldi bana çünkü hiçbir şey yok. Dışarı çıktığınızda size genelde garip bakan gözlere maruz kalıyorsunuz zaten halkı erkeklerden oluşuyor gibi geldi bana hiç yerli kadın görmedim. Meydanda erkekler dolu bu yüzden dışarı çıkası gelmşyor insanın zaten genelde de erkek arkadaşım çıkıyor işleri halletmeye. Burada tek avantajım yemek yapmak için imkanım var ve birçok yapmadığım yemeği deniyorum. Hatta inanamazsınız ama sobada kek yaptım ve harika oldu. Diğer avantajım ise bolca amigurumi örme imkanım olması. Ördüklerimi aşağıya bırakıyorum bakabilirsiniz. (İzDe için çalışmalar tam gaz devam ediyor anlayacağınız) Bugün sabah merkeze indik biraz hava değişikliği olması ve ihtşyaçlarımızı almak için. Tabi birde merakla beklediğim bir film bugün vizyona girecek. Film sonrası size mutlaka yazacağım gidip gitmemeniz hakkında kısa bilgi edinebilirsiniz. Şuanki anlık halimizide aşağı bırakıyorum hepinize sevgilerle...

Sabah huzuru kesinlikle erkek arkadaşımla beraber kahve içmekten geçiyor :)

Küçük ördeğim :)

Kocagözlü Davşanım :)

1 Aralık 2018 Cumartesi

Kayıp Kadının Günlüğü

 Hepinize merhaba yine uzun zamandır kayıptım dikkat ettiniz mi ? Merak etmeyin sınavların altında ezilmeden hayata döndüm. Sınavlarım bitti hayallerimizin peşinde koşmak için adımlar atmaya başladım ardından upuzun bir tatile çıktım ve Bingöl’e geldim.
   Sınav haftam çok yoğun ve yorucu geçti malesef. Yine de o kadar yoğunluğa rağmen ben çok az çalıştım her zamanki gibi şansıma güvendim. Şuan açıklanan 4 sınavdan 3’ünün güzel sonuçlarına göre güzel geçtiğini söyleyebilirim. Tabi açıklanmayan 5 sınav olduğunu belirtmezsem :)
 Sınav haftası bittikten sonra bizim okulumuzun gelenekselleştirdiği bir haftalık tatile gitmeden yurtta yattım ve tatilimi sonraya sakladım. O boşlukta İzde’nin atölyesi için hayal ettiğim ürünlerden birini yapmak için işe koyuldum ve bitirdim. Çok tatlış bir ayıcık yastık ördüm fotoğrafını çekmeyi unuttum çekseydim buraya atardım ama bir dahaki paylaşımda artık :) Birde o ayıcık yastığa ek olarak kocaman bir halı yapmaya başladım onuda bitirdiğimde sizinle paylaşırım. 
 Yurtta otururken aldığım güzel mektubuda ufaktan anlatmam gerekiyor bence. Kitap çekilişinde mektup ve kitap yolladığım Sakura’cığım bana mektup yollamış. Tabi benim haberim yoktu tatile çıkmadan son anda haber etti bana mektup yolladığını ve alıp almadığımı merak ettiğini söyleyerek. Bende hemen koşamkoşa mektubumu sormaya gittim ki çok güzel zarflı bir mektup gelmiş adıma. Gerçekten beni çok mutlu etti bende ona kısa zamanda dönüş yapacağım inşallah ve kendisi mektup arkadaşlığı olan bir sitede farklı ülkelerdeki insanlarla mektuplaşıyor bu konuda kendini baya geliştirmiş bende bu mektup arkadaşlığı sitesine evime döndüğümde kayıt olup başlayacağım bence farklı ülkelerden birileriyle tanışıp mektuplaşmak çok özel olmalı.
 Herkes tatile gitti ben gitmedim demiştim ya işte dün o tatile başladım ben. Kalkıp Karabük’ten Bingöl’e sevdiceğimin yanına geldim. Yolculuk çok yorucuydu çünkü sabahın 5’inde otobüsüm ve 11:50’de Esenboğa’dan uçağım vardı. Resmen uyku aşığı olan ben uykusuzlukla sınandım yorucu bir yolculuk sonunda kendimi yatağa attıktan 5 dakika sonra sızmışım zaten. Yaklaşık 2 gün merkezde takıldıktan sonra yukarı ilçeye çıkacağız. Eğer bir aksilik olmazsa 2 hafta kadarda burada olacağım ve güzel planlarım var. Ek olarak burada geldiğimden beri hava çok yağışlı ve soğuk. Dün gece özellikle o kadar çok gök gürledi ki korkudan defalarca uykudan uyandım tabi yer yadırgamamda cabasıydı. Şuanda size çok tatlı bir kitapçının kafesinden huzur veren bir manzarada kahvem eşliğinde yazıyorum bu yazıyı ve aşağıya o manzarayı bırakacağım. Peki bende durumlar böyleyken siz neler yaptınız ? Yoğun ve yorucu mu geçiyor sizinde hayatınız yoksa rutin ve sakin mi ? Cevaplarınızı özenle okuyup cevaplayacağım :)
 Sevgilerimle..