Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarını okumak her zaman çok farklı hissettirir bana. Büyük bir beklenti ile okurum gerçekten seveceğime inanarak başlarım kitaba. Kitabın sonuna kadarda durmaksızın okumak isterim acaba okuyanlar bunun neresinde hangi duyguyu yaşamış diye düşünerek. Kayıp Gül kitabını okuduğum kısacık süreçte de tam olarak bu his içerisinde okudum.
Yazarın daha önce Aşkın Resmi isimli bir kitabını daha okumuştum ve o kitabın sonunda muğlakta kalmıştım. "Nasıl yaaa" gibi bir tepki verip yaklaşık yarım saat boşluğa bakıp almıştım. Bu kitap bittiğinde de aynı şeyi yaşadım ve okurken Aşkın Resmi ile bazı kurgularında benzerlikler olduğunu fark ettim. Hatta bir ara "ben bu kitabı daha önce okudum mu ?" diye düşünmedim desem yalan olur. İçeriğinde bahsedilen güllerle konuşma sanatını sanki başka bir kitapta daha okudum gibi hissettiğim bir bölümdü. İtiraf edeyim o bölümü okurken atlayarak okumayı bile düşündüm.
Kitabın en kısa verdiği mesajı anlatmam gerekirse; çevrendeki insanların yaşam tarzlarına, eleştirilerine, bakış açılarına göre değil kendi istediğin şekilde kendine göre yaşa hayatı. İstediğin ne ise o yolda kimseye takılmadan ilerle ve ilerlerken hayatındaki işaretlere dikkat et çünkü o işaretler sana hayatında büyük yollara giden anahtar. İşaretleri takip edersen mutluluğa ve içindeki benliğe çok daha rahat ulaşırsın.
Kitabın kısaca konusunu anlatmam gerekirse ana karakter ikizini aramaya çıkıyor. Tüm kitap boyuncada heyecanla ikizini bulacak ümidi ile devam ediyorsunuz. En sonunda aslında aradığı ikiz kendi içindeki benlikmiş. Bu arama sürecinde de ilerlediği yolu anlatması çok değişik. Bu yolda birçok ülke ve şehre yolculuk gerçekleştiriyor karakter. Zaten kendini araması annesi sayesinde başlıyor. Annesinin bunu yapmasındaki amaçta kızının ego ve kibirden kurtulmasını sağlamak. Bunu sağlayabiliyor mu orasını paylaşamayacağım..
Serdar Özkan'dan okuduğum ikinci ve son kitap oldu kısacası. Çünkü benim beklentimi hiçbir şekilde karşılamadı. Birçok farklı dilde çevrilmiş yada mükemmel ötesi diye abartılan içi boş bir yazar olduğunu kanıtlamış oldu. Ha tabiki yazmış, cesaret etmiş yayınlamış tebrik ederim kendisini ama kesinlikle okurken size harika katkılar sağlayacak daha iyi yazarlar vardır. Konuyu işlemesi, kurguda garip bir boşluk olması sanırım bunlar benim beklentimi karşılamadığı için yıkıldım. Keşke arka kapakta yazdığı kadar övülesi ve önerilesi olsaydı. Bir sonraki kitap yorumunda görüşene kadar hoşçakalın..
ben de bunu bi kitabını daha okudum, kişisel gelişim gibi bişiler yazmaya çalışmış herhalde. uluslar arası çok satan olduğuna da inanmıyom yaniii :)
YanıtlaSil