Ayşegül Çiçekoğlu kalemi ile tanışalı çok uzun zaman oldu. Kendisinin ilk kitabı ile tanıştığımda soluksuz okumuştum. Sonra aradan baya zaman geçti ve şimdilerde yeni kitabını okuma şansım ancak oldu. Okurken kah kızdığım, kah güldüğüm Bir Duygudan Fazlası...
Birbirinden farklı üç genç kız Deniz, Zerrin, Rojda... Üç genç kızın tanışma hikayesi on dört yaşında lise odasında başlıyor. Liseye büyük hedeflerle gelen Deniz en eğlencelisiydi bence. Ailesini hiç görmeden yaşayan ve halasıyla büyüyen Deniz hayata karşı hep pozitif ve sevgi dolu bir kız. Zerrin ise benim en nefret ettiğim karakter oldu bu romanda çünkü zengin ve ne istese elde etmiş bir çocuk olarak büyümüş bu yüzden tüm hayatında da bu şekilde olacağını düşünerek yol aldı. Rojda ise benim en çok üzüldüğüm karakter oldu çünkü tüm zor şartlarda Doğu'nun göbeğinde kocaman bir aileye kafa tutarak liseyi kazandı ve idealleri için sonuna kadar savaştı. En kötüsü ise Rojda'nın içine attığı acılardı. O üzülürken bende üzüldüm doğrusu.
Bu üç kız üniversite kazanana kadar hayatları oldukça toz pembe ve başarılarla dolu bir şekilde yaşandı. Deniz tıp fakültesini, Rojda hukuk fakültesini ve Zerrin ise üniversite için yurt dışına gidince yolları bir nevi ayrıldı. Kızlar bunu mektuplarla sürdürmeye çalışsada bu durum onları epey zorladı. İlk kim aşık olacak derken Kerem çıktı Rojda'nın karşısına. Doyamadığı, sevmekten asla usanmadığı Kerem.. Nerden bilebilirdi bir erkeğin tüm hayatlarını mahvedeceğini. Bilse zaten adı aşk olmaz nefret olurdu.
Dostluğun, sevginin önemi ve değeri Zerrin, Rojda, Deniz ile o kadar iyi işlenmiş demek isterdim ama emin değilim. Çünkü beynimin algılayamadığı çok farklı konular vardı. Rojda ve Deniz'in dostluğu mükemmel işlenmişti fakat Zerrinle Kerem'den o kadar nefret ettimki kitabın o bölümleri beni oldukça tiksindirdi. Hatta bir ara kitabı bırakacaktım ama bir yandan da sonu merak ettiğimden bırakamadım. Fakat kitaptaki olay örgüsünü kafanızda her kurduğunuzda tam bir ters köşe oluyorsunuz. Bu kısmı ise kitaba bağlayan tarafıydı sanırım.
Entrikalar ve pembe dizileri seven bir kişiliğiniz varsa bu kitap tam sizlik! Fakat yaşanılan entrikaları kaldırabilecek bünyeniz olduğundan emin olmanız gerekiyor. Aksi takdirde benim gibi sinir krizi geçirebilirsiniz okurken. Herkese keyifli okumalar..
Tevafuk olmuş, bu ay ben de okudum. Severim Ayşegül hanımın kalemini ve sohbetini.
YanıtlaSilBenim hiç tarzım olmayan bir tur. Cocukluk ile gençlik arasında sıkıştığım yıllarda ipek ongujun bir genç kızın gizli defteri serilerini okumuştum. Nedense bana onu hatırlattı. Yas 30a dayanınca bu konular geçmiş benden🙂
YanıtlaSilGünümüz entrikaların yanında bu hiç bir şey bence 😊emeğine sağlık canım benim...güzel bir kitaba benziyor sevgiler...
YanıtlaSil