Bugün 25 Mayıs üstad Necip Fazıl'ın ölümünün üstünden tam 35 yıl geçti... Ne çabuk geçiyor zaman ve onları öyle arıyoruz ki şu zamanda.. Hadi biraz üstadın neler yaptığı hakkında bir şeyler öğrenelim.
26 Mayıs 1905'te doğan şairimiz Dulkadiroğullarının soyundandır. Çocukluğu büyükbabasının Çemberlitaş'taki konağında geçtikten sonra İstanbul Üniversitesi'nde Felsefe bölümünde aldığı eğitimini yarıda bırakarak Paris'e gitmiştir. Necip Fazıl şiir yazmaya daha çok küçük yaşlardayken merak sarmıştır. İlk şiirlerini Ziya Gökalp'in kurup Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı "Yeni Mecmua" dergisinde yayımlama başladı. İlk şiir kitabının adı "Örümcek Ağı" idi. Şiirin yanı sıra o dönemler popüler mesleklerden biri olan bankacılığa da başladı. İlk şiirlerinden itibaren edebiyat dünyasında büyük ses getiren şairin en bilindik şiiri "Kaldırımlar" ona asıl ününü getirmiştir. 1943' geldiğinde ise "Büyük Doğu" dergisini hayata geçirmiştir. Dergi pek çok defa kapatılıp açıldı hatta üstad burada yazdığı yazıdan dolayı hapse bile atılmıştır. Tahliye edilincede dergiyi kapatmıştır. Necip Fazıl'a Türk Edebiyat Vakfı tarafından 1980'de "Şairler Sultanı" unvanı verildi. Ve 1983'te hayata veda etti...
Saygıyla ve rahmetle andığım şairin şiiri ile yazımı sonlandırıyorum. Sağlıcakla kalınız...
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
Üstad Necip Fazıl bir gün konferans verirken, salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatığılı eline alan Necıp Fazıl salondakilere dönerek:
YanıtlaSilBirisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın der:))
Hazır cevaplarını da çok seviyorum. 😊
Yaa bu olayını bilmiyordum açıkcası şuan okuduğum eleştirel kitabından sonra ona karşı bakış açım biraz olumsuzlandı malesef.
SilAllah rahmet eylesin. Ne güzel eserler bırakmış ardından. Ne mutlu hem ona hem eserlerinden istifade eden bize. Üstadın anısına bu güzel yayın için teşekkürler..
YanıtlaSilAmin. Eserlerinden şuan biri elimde eleştirel yönü güzel fakat düşünceleri için (siyasi olarak) aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yazımı okuyup beğendiğiniz için ben teşekkür ederim :)
SilBu şiiri çok seviyorum. Kaleminize sağlık... :))
YanıtlaSilDeep sayesinde blogunuzu keşfettim, bana da beklerim. :D
Hoşgeldiniz :) hayhay misafir olarak tabiki ziyaret ederim evinizi açıyorsunuz madem :)
Sil