Öne Çıkan Yayın

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

17 Mayıs 2018 Perşembe

Nurullah Ataç Anısına...

 

1898 İstanbul doğumlu eleştirmen, deneme yazarı olan sanatçımızın asıl adı Ali Nurullah Ata'dır. Düzenli olarak eğitim görmese de özel olarak Fransızca eğitimi almıştır. Sanat hayatına 1921-22 yıllarında Dergah dergisinde yayınladığı şiirleri ile başlamıştır. Fransızcadan yaptığı tercümeler ile tanınmıştır. 1926'da Leman Ataç ile evlenmiştir. Ataç kendini "günde yirmi dört saat sanatçı" olarak tanımlamıştır. Edebiyatımızda modern anlamda deneme türünde eser veren ilk yazardır. Türkçe'nin özleşmesi için çalışmış, Türkçenin içindeki bütün yabancı kelimelerin atılması için gayret göstermiş, , "özleştirmecilik" akımına öncülük yapmıştır. Belli bir dönemden sonra yazılarında "ve" bağlacı kullanmamıştır ayrıca devrik cümlelerin öncüsü olan yazarımız 17 Mayıs 1957'de hayata gözlerini kapatmıştır. 

SEVGİ ÜZERİNE SÖZLER

Sevgi yalnız insana vergi olmasa da insanın gene en ulu duygusudur. Anamızı, babamızı, kardeşlerimizi, çoluğumuzu çocuğumuzu görünce içimizin titremesi, onları anarken yüreğimizin ya kaygılı bir sevinç, ya sıcak bir üzüntü ile çarpması dünyamızı genişletiverir. Bir kendimiz için yaşamaktan, öz tasalarımızın çemberinden kurtuluruz. Bir de gönülden kimseye bağlı olmayan, kimseyi aramayan, özlemeyen bir kişi düşünün; akıllı olsun, doğru olsun, acımak nedir, isterseniz onu da bilsin, siz gene bir ürpermez misiniz? Bütün üstünlükleri o yalnızlığı ile sanki yok oluvermez mi?... Doğum ile ölüm arasındaki yolu acılarla da, zevklerle de zenginleştiren hep o sevgi, kendimizden başka kimselerle ilişiğimiz olduğu duygusudur. Yoksa var olduğumuzu bile anlamaz, düşsüz bir uykudan uyanmaksızın geçer giderdik.
Sevgi özcülükten başka bir şeydir mi demek istiyorum? İnsanoğlunda ne vardır ki kökü özcülükte olmasın? Anamızla babamızı, kardeşlerimizle çocuklarımızı düşünürken, severken de kendimizi düşünmüş, kendimizi sevmiş olmuyor muyuz? Hepimiz iki büyük korkunun, ölüm korkusu ile yalnızlık korkusunun zincirlerine vurulmuş değil miyiz? Onları bir başımıza taşımadığımız için, onları unutabilmek için türlü işleri, türlü duyguları yaratmışız. Sevgi de kendimizi avutmak içindir. Seveceğiz, sevmeye inanacağız ki sevilelim; yani bizi düşünen, ölmemizi istemeyen, bizim ölmemizden belki bizim kadar korkan kimseler bulunsun. Böylece korkularımızı birleştirirsek, önüne geçilmez diye titrediğimiz sona belki karşı koyar, onu hiç olmazsa geciktiririz. Hiçbiri elimizden gelmese de bari bizi ananlar, gerçek yaşamamız bittikten sonra da bizi düşüncelerinde yaşatacak, varlığımızı kendi varlıklarında sürdürecek kimseler olur ya!...
(...) Yalnızlık korkusu ile ölüm korkusundan büsbütün kurtulmuş, toplum içgüdüsünü yenmiş bir kişi bulunur da o başkalarını severse ancak onun sevgisi gerçek bir sevgi, yalın bir sevgi olabilir. Bizimki bir yalandır, kendimizin de irkildiğimiz asıl yüzümüzü kendimizden de saklayan bir perdedir.
Nurullah ATAÇ

12 yorum:

  1. Güzel bir paylaşım olmuş

    YanıtlaSil
  2. "Ve" bağlacı kullanmadan kaç saat durabilirim acaba? Nurullah Ataç'a tebrikler.👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten bende düşündüm çok zor bir şey ve kullanmadan cümle kurmak :)

      Sil
  3. Devrik cümlelerin ahengi de bir başka oluyor gerçekten. Ne güzel anlatmış sevginin sevgisizliğini aslında. Kalemine sağlık çok güzel bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Mükemmel yazarlarımızı unutmamak adına küçük şeyler yazıyorum çokta mükemmel diyemem tabi ki :)

      Sil
  4. heeey çok severim bu amcayı yaaaa, eleştirmenlerin babası di miii, ciddi eleştirmeeen :)

    YanıtlaSil
  5. Güçlü şirin bunu beğendi 👍🏻

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel seyler yazmis 😊

    YanıtlaSil